DEFLEUR’UN İLETİŞİM MODELİ
DeFleur’un iletişim modeli aslında Shanon ve Weaver’in Matematiksel İletişim Modeli’nin geliştirilmiş hâdir. DeFleur, Matematiksel İletişim Modeli’ndeki gürültü faktörünün yanında, sürece geri bildirimi de ekleyerek süreci çizgisel modelden döngüsel modele dönüştürmüştür. Burada önemli olan gönderici ve alıcının gönderilen mesajın anlamı üzerinde uzlaşmalarıdır.
DeFleur modelindeki en önemli fark iletişimin çift taraflı olması, gürültünün herhangi bir anda iletiyi etkileyebileceği, dönüt ve kitle iletişim aracının eklenmesidir.
DeFleur’un bu modeli iletişim sürecini çizgisellikten çıkarıp dairesel bir biçime soksa da hiçbir zaman kitle iletişiminde tam bir geri bildirim sürecinin işleyeceğini garanti edemez.
•İletişim insanlığın başından beri insanlığın var olmasını, iş birliğini, üretimi, paylaşımı ve kültürel aktarımı sağlayan önemli bir süreçtir.
Ancak bilimsel bir etkinlik alanı olarak iletişim süreçlerinin öneminin anlaşılması ve bu konuda sistematik araştırmalar yapılması 20. yüzyılda gerçekleşmiştir.
Özellikle başka bazı bilim dallarındaki ve teknik altyapıdaki gelişmeler, iletişimi ve kitle iletişimini olanaklı kılmıştır. Bunun üzerinde iletişim süreçlerini açıklayan çeşitli araştırmalar ve yaklaşımlar geliştirilmiştir. İletişime ilişkin ilk yaklaşımlar, daha çok etki-tepki yaklaşımına dayalı açıklamalardır.
Bu yaklaşımın özü, canlıların kendilerine etki eden faktörlere bir tepki verecekleri yönündeki basit açıklamaya dayanır. Buna göre iletişim süreçleri de gönderici ve alıcı arasında basit bir mesaj alış veri süreci olarak görülmüştür. Bu bağlamda en temel modelGönderici-Mesaj-Alıcı şeklinde oluşmuştur. Fakat zaman içerisinde bu basit modelin iletişim süreçlerini açıklamada yetersiz kaldığı anlaşılmış ve iletişim sürecine gürültü, geri bildirim, sembol, ortak izafet çerçevesi gibi yeni faktörler eklenerek iletişim süreci çizgisel bir anlayıştan döngüsel bir yaklaşıma doğru evrilmiştir.
İlk modellerde kaynak ve alıcı birbirinden kesin olarak ayrılmışken, zaman içerisinde özellikle sürece geri bildirim faktörünün eklenmesiyle kaynak ve alıcının rolleri ve konumları değişken yani geçişli hâle gelmiştir. Dolayısıyla iletişim sürecinde her kaynak aynı zamanda alıcı, her alıcı da aynı zamanda (geri bildirim sayesinde) kaynak olarak görülmektedir.
•Yukarıda da belirtildiği gibi, Uyarıcı-Tepki Modeline dayanarak ortaya konan Kaynak-Mesaj-Alıcı şeklindeki çizgisel model, Lasswell, Shanon ve Weaver, Schramm, Osgood, Dance ve DeFleur gibi bilim adamlarının çalışmalarıyla gelişmiş; ilk başlarda basit ve çizgisel bir süreç olarak görülen iletişim olgusu, eklenen yeni öğelerle giderek daha karmaşık ve döngüsel bir model hâline gelmiştir. Bu yaklaşımlar sadece yüz yüze iletişimi açıklamak için değil, kitle iletişim süreçlerini açıklamak için de kullanılmıştır.
Ancak yüz yüze ve kitle iletişimi, mesaj üretimi ve dağıtımı, teknolojik aygıtlar ve alıcıların niteliklerinden dolayı birbirinden farklıdır ve bu modellerin her iki iletişim türünü de başarıyla açıklayıp açıklamadıkları konusu farklı ekollere ait iletişim araştırmacıları arasında tartışmalı bir konudur.
Ancak burada şunu belirtmekte yarar vardır. Özellikle yönetsel yaklaşımlar zemininde gelişen iletişim disiplini basit bir nedensellik modelinden, karmaşık bir etkileşim ve disiplinler arası bir sürece doğru gelişmiştir. Çünkü iletişim sürecini açıklamada mevcut modeller yetersiz kaldıkça, araştırmacılar modele yeni öğeler ekleyerek modeli zenginleştirmişlerdir. Eklenen öğeler sosyal, kültürel, psikolojik, teknolojik, ekonomik faktörlere dayanır.
Dolayısıyla tek bir bilim dalının yaklaşım ve yöntemleriyle açıklanamayacak kadar karmaşık olan iletişim hem teknolojiye hem de toplumsal öğelere dayandığı için disiplinler arası bir alandır.
Kaynak:http://ataturkhalklailiskilervetanitim.wordpress.com/2012/04/07/iletisim-kuramlari-unite-3/
0 yorum:
Yorum Gönder